Bugün isyan bayrağı Eskişehir'de açılmış.
Bugün bu hakemlerle olmuyormuş.
Bugün Federasyon aklına başına alsınmış.
Bugün Türk futbolu bir yere gitmezmiş.
Bugün Fenerbahçe takımının hakkı korunacakmış.
Her şey iyi güzel hoş tamam da, bunları söylemek için bugünü mü beklediniz? Daha önce nerelerdeydiniz? Aslına bakarsanız Daum ve Aziz Yıldırım sanırım önce 2006 yılının Mayıs ayında yaşananların hesabını vermelisiniz. Her ikiniz de o günlerin baş mimarlarıydınız malum.
Bir de şu var tabii; hem Türkiye'de hem Avrupa'da lideriz. Eleştirmeyin, takıma köstek olmayın diyordunuz. Şu an kağıt üzerinde hala lideriz. Niye tepki veriyorsunuz o zaman? Hala tepedeyiz, eleştirilecek bir şey yoktu, her şey güllük gülistanlıktı hani?
Takım bitmiş okeye dönüyor demiştik geçen hafta. Bu hafta da aynen devam. Araya yalancı bahar modunda, biraz da şansın yaver gitmesiyle kazanılan Twente maçı girdi ama yine gözler yalandan boyanmış oldu. 3 gün sonra foya yine ortaya çıktı.
Kalecisinden en ileri uçtaki adamına kadar üzerlerinde taşıdıkları formadan bihaber insanlar topluluğu isteksiz ve de ruhsuz futbola devam ediyorlar. Bir takım arka arkaya maçlar kaybedebilir. Futboldur nihayetinde, olabilir. Lakin Fenerbahçe takımında oynayan futbolcular bilmelidirler ki, o formayı taşıyorsanız sonuna kadar mücadele etmelisiniz. Taraftarın sizden tek beklentisi budur. Kadıköy'de Beşiktaş'a 3-4 yenildiği halde o günkü takım niye alkışlanmıştı? Onu hatırlasınlar. Birileri hatırlatsın...
Bugün futbolcuların hem sahada hem saha dışında lakayt, vurdumduymaz. Takımın başında Alman hoca var ama bir Alman'ın olduğu yerde olması gereken ilk şey, disiplin o takımda yok. Takım maçları seriye bağlamış kazanırken de bazı uyarılar yazılyordu, söyleniyordu. Bugün kaybedince ortaya çıkan kişiler değil bunları söyleyenler.
Bir ara sürekli Fenerbahçe maçları önde götürüyordu, kazanıyordu ama bir de skor olarak geriye düştüğünde Daum ne yapacak, takım ne yapacak görelim dedik. Eskiden Daum böyle durumlarda çılgınca hamleler yapıyordu, onun dışında takımı pozitif oynamaya, daha ileri götürme adına hiçbir hamle yapmıyordu. Kenardan oyuna müdahale edemiyordu Yedek kulübesindeki oyuncuların da şevkini kırıyor diyorduk. Bugün bir kez daha gördük bahsettiğimiz şeyleri. Aksayan, ileri çıkamayan orta sahayı ve de işlemeyen kanatları değiştirmek için illa gol yiyerek skor olarak geri düşmek mi gerekir?
Eskişehirspor takımının hakkını verelim elbet. Eksiklerine rağmen çok mücadele ettiler ve kazandılar. (Bando EsEs'e de ayrı tebrikler tabii)
Fenerbahçeli oyuncular ve teknik heyet bugün yedikleri iki golü de tekrar tekrar izlesinler. Şampiyonluğa oynayan ve de Avrupa'da iyi yerlere gelmeyi hedefleyen bir takımın yiyebileceği türden goller midir bunlar? Tek kelimeyle rezalet. İstek, mücadele ve de ruh yok. Bir de bunlara ek olarak konsatrasyon sıfır ve ciddiyetsizlik hakim.
Aykut Kocaman'ın gelişine ne kadar çok sevinmiştik ama sadece kazandığımız maçlardan sonra demeç veren, onun dışında ne konuşmalarıyla ne de icraatlarıyla ortada görünebilecek bir Aykut Kocaman var. Yoksa yoksa... Aman Tanrım! Düşündüğüm şey olmasın!!!
Bugün hakem orada Bilica'ya yapılan faulü verseydi ve kornerden gelen gol yenilmesiydi, her şey normal mi olacaktı yani? O zaman sayın Başkanımız hakemlere ve de Federasyona laf söylemeyecek miydi? Elbette ki takımın hakkı gaspedildiğinde sesiniz çıkacak, hakkımız savunulacak ama önce bir çabalasın takım, mücadele etsin oyuncular. Hele bir görelim sahada koşanları, forması çamur içerisinde olanları mesela, ondan sonra sallayalım hakemlere ve de Federasyona.
Takım şu haldeyken isyan etsen neye yarar?
No comments:
Post a Comment