Sunday, February 28, 2010

Nerden Tutsan Elinde Kalıyor


Fenerbahçe oynadığı son 7 maçı kazanamamış (4 yenilgi, 3 beraberlik). Bugünkü görüntüye bakarsak, bu sayının artma olasılığının olduğunu görmemek için kör olmak gerek.

Evet, İ.B.B maçı için hakeme, yardımcılarına sallayabilirsiniz. Gerçekten de skora direkt tesir edecek hatalar yapmışlardır. Hatta belki de hakem orada Güiza'yı indiren ve son adam olan İBB'li oyuncuyu atsaydı, bugün Fenerbahçe maçı kazanmış olabilirdi belki de ama görülmesi gereken esas sorunu yok etmeyecekti bu durum.

Fenerbahçe'de Emre'yi bir kenara bırakacak olursak; koşan, mücadele eden, skora isyan eden başka adam yok gibi. Belki bir ihtimal Alex'in de skora katkıları zikredilebilir bu bağlamda ama o her zaman böyleydi zaten. İstisna bir isim. Mücadele yerine, oyun zekası sayesinde büyük işler yapıyor. Bugün de yine muazzam bir gol attı, fakat sonra gitti olmadık bir iş yaptı. Sadece bu maçı değil, belki de bundan sonraki olası iki maçı da riske eden bir hareket oldu. Keza yine Baroni'nin de rakibine yaptığı anlamsız sert hareketten sonra kırmızı kart görmemesi şansıydı. Her zaman bu kadar şanslı olmazsın.

Fenerbahçe'de Emre'yi ayrırırsak, geride kalan herkes en basit sorumluluklarını bile yerine getiremiyor. Tek tek isim zikretmeye gerek yok. İstisnasız tüm oyuncular bitmiş okeye dönüyorlar. İlginç olan şey; daha 1 ay önce bu takım katıldığı her kulvarda zirvedeydi. Çok iyi futbol oynanmasa da fiziksel anlamda oyundan pek düşmediği için Fenerbahçe öyle ya da böyle maçlarını kazanıyordu. Şimdiki duruma bakıyorsunuz, 70'den sonra her maç oyundan düşen bir Fenerbahçe var. Bu oyuncular devre arasında hiç çalışmadılar mı? Yahut kaç maçtır görülen bu eksikliği gidermek için ekstra çalışmalar yapılmıyor mu? Anlamak güç...

Gerçi şu sıralar Fenerbahçe'de pek çok şeyi anlamak güç. Daum'un derdi nedir? Aykut Kocaman'ın pozisyonu nedir? Sportif direktör diye biliniyor ya, peki o görevi yapan kişi sadece galibiyetlerde mi piyasaya çıkar mesela? Aynı görevi Real Madrid'de yapan kişi (Jorge Valdano) örneğin, takımda işler kötü gittiği zaman, "beyler, nedir derdiniz?" diye hesap sorabiliyor herkese. Aykut Kocaman da eğer aynı görevi yapıyorsa, o zaman aynı şeyi yapmalı, hesap sormalı. Yapmayacaksa, orada ne işi var? Birileri ona engel oluyorsa, neden hala o koltuğu meşgul ediyor ya da?

Maçtan sonra bir yönetici de mağlubiyetin etkisiyle sinirlenmiş, hakemlere kızıyor. Haklıdır. Hakemler ciddi hatalar yapmıştır ama top oynamayan, mücadele etmeyen ruhsuz takım ve bu duruma önlem alamayan, çare bulamayan teknik kadro da boş geçilmesin. Kapalı kapılar ardından bir şeyler konuşuluyor olabilir ama pek tesiri yok herhalde söylenenlerin. Zira değişen bir şey yok. Daha ciddi mesajlar verilmeldir.

Yazık, günah bu taraftara... Deplasmanlara gidiyor, Kadıköy'de tribünleri dolduruyor, Olimpiyat çilesini çekiyor. Elinden geleni ardına koymamaya çalışıyor. Netice hüsran, netice hayal kırıklığı.

Fenerbahçe formasının ağırlığıyla siz zaten eskeriyetle ligi bir şekilde ilk 3'te, bilemedin ilk 4'te bitiriyorsunuz. Lakin bunca harcamaya, şaşaya rağmen, ne futbolunu pozitif ne de sahada mücadele ediyorsunuz...

E o zaman, ne anladık bu işten?

Nerden tutsan elinde kalıyor bu takım...

No comments:

Post a Comment