Maç öncesi Fenerbahçe ilk 15 dakika gol yemezse, bu turu rahat geçer öngörümüz de bu bağlamda yalan oldu tabii. Zira ilk 10 dakikada rakibin işini bitirecek fırsatları bulan Fenerbahçeli oyuncular hovardalık yaptılar ve rakip kalecinin kurtarışlarıyla birlikte, zaten Fenerbahçe'yi eleyebileceklerine düşüncesiyle sahaya çıkan Bursasporlu oyuncuları daha bir motive etti bunlar. Dün akşam maçı izlerken Fenerbahçe'nin 3 gol yiyeceğini tahmin etmek için metafiziksel şeylere ihtiyaç yoktu. Bursaspor'un inadı ve Fenerbahçelilerin laubali halleri zaten hadisenin oraya varacağının göstergesiydi.
Daum'un Gökhan Ünal ve Güiza tercihleri nedeniyle eleştirilmesi yine de çok doğru değil. Yukarıda zikrettiğimizle birlikte, en azından Gökhan Ünal biraz daha kendinde olsa ve maçın başında yapması gerekeni yapıp, o pozisyonları harcamasa, orada iş hemencecik bitecekti zaten. Ertuğrul Sağlam'ın maç sonrası dediği gibi, sahadaki kadroda kim olursa olsun Fenerbahçe'ye Bursaspor'un bir maçta 5 gol atması o kadar da basit bir şey değil. Fenerbahçeli forvetler orada golü atacak ve işini sağlama alacaktı. Dün gece illa Daum'u eleştirecek bir şeyler arayanlar şunu demeliler öte yandan; Fenerbahçe takımında orta alanda oynayan ve oyunun iki yönünde başarılı olabilen iki isim var; biri Emre, diğeri de Özer. Malum Özer sakatlıktan dolayı kadroda yoktu. O zaman ne olursa olsun Emre sahada olmalıydı. Alex'in olmaması da eleştirilebilir tabii, ama Alex'i forvet elemanı gibi düşünmek gerek, çünkü Alex kendisinin de defalarca söylediği gibi bir forvet oyuncusu. Daum'un hücumda sahaya sürdüğü ikiliyi görünce, bir de onların yanına Alex'i eklemek, bu yüzden abartı olurdu. O ikiliden birini yedek kulübesine çekmek ve Alex'i sahaya sürmek daha makuldü tabii. Lakin girizgahta yazdığımız üzere, Daum'un düşüncesi daha çok, defansı önemsemeyen Bursaspor'a ilk 15 dakika içerisinde Gökhan Ünal ve Güiza'nın bulacağı boş pozisyonlarda gol atarak şok yaşatmaktı. Bunu yapabilirdi, çünkü çok yaklaşmıştı Fenerbahçe, ama olmadı. Futbolda her istediğiniz olmuyor işte.
Dün gece 90+2'ye kadar sahada istediği her şeyi elde eden biri vardı. Ertuğrul Sağlam'ı gerçekten tebrik etmek gerek. Sadece konuşmakla kalmadı, iddiasını sahaya da yansıttı. Dün Bursa şehrinde maç başladıktan sonra, Fenerbahçeli olanlar dışında (belki onlar arasında da vardır tabii bilemeyiz), herkes Bursaspor'un Fenerbahçe'yi eleyebileceğini düşünmüştür herhalde. Bursaspor hem şanslıydı hem de şanssızdı. Şanslı olduğu anlar kalecilerinin olağanüstü bir maç çıkarmasıydı. Sadece bir pozisyonda yapacağı bir hata maçın hemen başında havlu atmak anlamına gelebilirdi, ama öyle olmadı. Şansız oldukları anlardan biriyse Deniz'in tartışmalı pozisyonuydu. Açıkçası maçı izlerken pozisyonun penaltı olduğunu düşünmüştüm ama daha sonra hakemin doğru karar verdiğini öğrenmiş oldum (bkz.ilgili haber). E tabii maç içerisinde Bursasporlu oyuncuların hakemin o pozisyonda devam kararı vermesiyle demoralize oldukları gerçeğini de görmek lazım. Ve tabii Güiza'nın golünde de topun defansa çarpması ve kaleciye kontrpiyede bıraktığı pozisyonda da şansızdılar. Lakin goller bir şekilde hatalarla, şansızlıklarla gerçekleşir. Futbolun kuralların biri de bu.
Tekrardan Fenerbahçe'ye dönecek olursak, maç sonrası Volkan'ın da değindiği üzere alınacak derslerin olduğu bir maçtı. Bi kere bilhassa Bursaspor gibi güçlü bir rakibe karşı, bu kadar laubali bir maç çıkarılması tam anlamıyla rezalet. Eksik oyuncuların olduğu bir gerçek ama sezon başında kadroyu kurarken ve devre arasında takviyeler yapılırken, bunlar yeterli mazaretler değildir. Dünkü defans hattı tam anlamıyla evlere şenlikti. Bir arada çok fazla oynanamamış olmaları buna sebep olarak gösterilebilir, fakat tur gitmiş olsaydı, o zaman ne olacaktı peki? Hem de ilk maçtaki 3-0'lık büyük avantaja karşın...
Gökhan Gönül'ün sağ açık oynaması fikri hep konuşulmuştur. Dün akşamı bir ölçü olarak kabul etme fikrine katılmak mümkün değil. Gökhan Gönül dün tabir-i caizse yerini yadırgadı. Bir de takımın komple döküldüğü bir maçta, öne çıkmak çok kolay değildir. Genel itibariyle sağ bek oynamaya daha müsait potansiyele olduğuna inanılsa da, aslında Gökhan Gönül'ün bir müddet denendiği takdirde, sağ açık olarak da başarılı olabiliceği söylenebilir. Onda bu potansiyel de var.
Fenerbahçe'nin Alex, Emre ve Özer olmadığı zamanlarda iki pas yapmaktan aciz bir görüntü çizdiği gerçeği de dün akşam bir kez daha ortaya çıktı. Gerçi bu durum eskiye nazaran daha iyi. Eskiden sadece Alex'ti mesele. Bunu da eklemek lazım.
3-0'ın rövanşında böyle rezil bir futbol ortaya koymak kabul edilir değil. Son dakikada gelen Güiza'nın golü "papaz her daim pilav yemez" düsturuyla karşılanmalı. Bu maçtan gerekli dersler çıkarılmalı. Artık Fenerbahçe'den dolayı mıdır, kupanın lanetinden midir bilinmez, 3-0'ın rövanşında 3-1'le tur atlamak da garipti, zulüm gibiydi. Gecenin Fenerbahçeliler adına kötü olan bir diğer hadisesi ise deplasmana giden taraftarın Bursaspor tribünleri tarafından taşlanmasıydı. Kadıköy'de -mümkün mertebe- rahat deplasman yapan Bursaspor taraftarı herhalde kendi içerisinde bu olayı eğrisiyle doğrusuyla tartacaktır. Bursaspor tribünlerine yakışmayan hareketler bunlar.
No comments:
Post a Comment