Derbide Fenerbahçe maçın nerdeyse tamamında takım olarak iyi mücadele etti, iyi oynadı ve bir derbide, bilhassa deplasmanda oynanan bir derbide yapılması gereken çoğu şeyi yaptı. Maçı da bu sebeple hak ederek kazandı.
Lig çok garip bir hal aldı. Her hafta zirveye dair yorumlar, tahminler değişiyor. Net bir şey söylemek güç görünse de Bursaspor'un hala bir adım önde olduğunu söylemek abes olmaz. Fenerbahçe'nin iyi kullanabilirse ciddi bir fikstür avantajı hala var. Beşiktaş ise gerilerden iyi koptu da geldi. Şu an en dezavantajlı konumda Galatasaray var.
Bu maçın ardından şöyle olsaydı, acep yine böyle olur muydu? biçiminde sorular soranlar çıkacaktır ama futbol nihayetinde skor oyunudur ve tabelaya baktığınızda bu gece kazananın adı yazıyor. O da Fenerbahçe!
Orta sahada diri olan, maçı sakin götüren, gol yemeyen ve öyle ya da böyle bir şekilde golünü atan taraf olan Fenerbahçe bu maçı hak etmiştir. Rijkaard'ın Arda hamlesi maçın dönüm noktası oldu denebilir. Ciddi bir risk aldı ama tutmadı. Selçuk'un golünde de Galatasaray'ın orta sahasının piyasada olmayışı gecenin Galatasaray adına özetidir. Muhtemelen çoğunluk Leo Franco'ya kilitlendi, ki haklılar da, çok ciddi bir hatadır ama diğer yandan bunu da görmek lazım.
Fenerbahçe'de iki oyuncu için ekstra şeyler yazmak gerek. Birincisi Selçuk. Yerden yere vurulan bir oyuncu. Çok büyük hatalar yaptığı ve futbolunu beklenen şekilde geliştirmediğine dair yapılan eleştirilere katılmak mümkün ama öte yandan onunla aynı mevkiide oynayan diğerlerinden (Emre hariç) eksiği olmadığını da söylemek mümkün. Ve bilmem ne kadarınız katılıyor bu tespite ama çoğunlukla derbilerde soğukkanlı oynadığını ve skora etki eden güzel şeyler yaptığını da görüyoruz. Belki Selçuk haftaya Kayserispor maçında ilk top kaybında ıslıklanacak, yuhalanacak ama böyle ehemmiyetli maçlarda çok az hata yapıyor, ayakta kalmayı başarıyor. Bu da mühim bir detaydır. Hatta şakayla karışık Selçuk için "Büyük maçların büyük oyuncusu" diyorum (bkz.Lyon, Galatasaray maçları). Zorluk seviyesi yüksek olan maçlarda oynasın, diğer maçlarda kulübede otursun diye bir teklifim var hatta onun için. Katılanlar? Katılmayanlar?
Bahsetmek istediğim diğer oyuncu ise Volkan. Ne güzel bir kurtarış yaptın. Belki de maçı kazandıran diğer olaydı o kurtarış ama sen gidiyorsun, saçma sapan bir şekilde hakemin Baros'a kart göstereceği anda Baros'a dikleniyorsun, ortalığı toz duman ediyorsun. Daha sonra da kartı yiyorsun. Yaptığın hareketin mantığı var mı Volkan? Kendinde misin be birader?
Lig çok garip bir hal aldı. Her hafta zirveye dair yorumlar, tahminler değişiyor. Net bir şey söylemek güç görünse de Bursaspor'un hala bir adım önde olduğunu söylemek abes olmaz. Fenerbahçe'nin iyi kullanabilirse ciddi bir fikstür avantajı hala var. Beşiktaş ise gerilerden iyi koptu da geldi. Şu an en dezavantajlı konumda Galatasaray var.
Fenerbahçe evinde Kayserispor'u yenerse oradan gelen üç puanla ve akabinde Ankaraspor'dan gelen üç puanla birlikte altı puanı alıp, biraz rahatlayacak ve rakiplerinin puan kayıplarını bekleyecek. Kağıt üzerinde böyle hesap kitap işlerine girmek kolaydır denebilir, ama böyle de bir avantajı var Fenerbahçe'nin. Mühim olan bu avantajı skorlara da yansıtmak olacak. O konuda da gol yememeye devam edip, eninde sonunda rakip kaleye bir tane attığınız takdirde başarılı oluyrosunuz bu ligde zaten.
Kazanmak güzeldir. Ezeli rakibi yenmek güzeldir. Tribünde de kazanmak güzeldir. Takımın yaptığı paslaşmalar, deplasmanda "oley" çekmek de işin kremasıdır. Orada, tribünde olanların ayağına, yüreğine sağlık...
No comments:
Post a Comment