Yıllar önce Trabzon deplasmanında şampiyonluktaki en büyük rakibini yenen Fenerbahçe takımında o gün oyuncu olarak görev alan ve maçtan sonra neredeyse her Fenerbahçeli şampiyonluk şarkıları söylerken, herkesin aksine mikrofonlara şu sözleri söyleyen:
“Şampiyonluk sevincim Trabzonsporlu arkadaşlarımın kaybettikleri için yaşayacakları baskıyı düşününce kursağımda kalıyor,” kişiydi futbolcu Aykut Kocaman. Rakip de olsalar meslektaşlarının acılarına kurduğu empatiyle hissedebildiğini o gün söyleyen, deyim yerindeyse taraflı tarafsız herkesin gönlünde taht kuran kişiydi futbolcu Aykut Kocaman. Daha sonra Fenerbahçe'den gönderilmesi, futbol hayatının geri kalan kısmı ve teknik adamlık dönemi... Hayatının bu dönemlerinde de ekseriyetle saygı duyulan bir figür oldu.
Ve malumunuz en sonunda önce Fenerbahçe'ye sportif direktör oldu. Akabinde de teknik adamlık koltuğuna oturdu. Aykut Kocaman hala Türk futbolunun en çok saygı duyulan figürlerinden biridir. Hala rakiplerine gerçek manada saygı duyan kişilerden biridir.
O halde sormak isterim: yukarıda bahsettiğimiz Aykut Kocaman profiline, Bilica gibi bir oyuncuyu Fenerbahçe'de hala tutmak, ona forma şansı vermek yakışıyor mu? Üzerinde taşıdığı formanın farkında olmadığını defalarca kez ispat etmiş bu oyuncuyu Aykut Kocaman'ın takımdan uzaklaştırması için Bilica'nın daha ne yapması gerekiyor? En son Beşiktaş maçında yaptığı o malum hareketle formasını giydiği kulübü adeta küçük düşüren ve yaptığı işe (ve yine rakiplerine de tabii) saygısı olmayan bu oyuncuyu hala takımda tutmanızın sebebi nedir? Kendisi bulunmaz hint kumaşı mıdır? Değildir. Kaldı ki öyle olsa bile, mühim olan bu asırlık camiaların duruşudur. Böyle durumlarda camianın prestiji oyunculardan önce gelir.
Umarım transfer dönemi bitmeden Fabio Bilica'nın Fenerbahçe'yle ilişiğini kesersiniz. Çocukluğumun Fenerbahçe'sinin en özel figürlerinden biri olan ve bugün hala sevdiğim Aykut Kocaman'dan şu aşamada en büyük beklentim budur.
Sevgiler
el burrito
No comments:
Post a Comment