Sunday, January 24, 2010
Haybeden Gerçeküstü Lakırtılar #22
* "Arkadaşlık aşktan daha zordur. Çünkü daha uzun sürer". Harry Truman
* 22 adamın bir topun peşinden koşmasına anlam veremiyorum, diyerek futbolu ve futbolu sevenleri aşağılamaya çalışayan bir kısım entellektüellerin sürekli bu argümana sarılmasına bir anlam veremiyorum ben de. Hem zaten sen futbola baktın baktın ama bir anlam veremedin diye neden futbolu aşağılıyorsun arkadaşım? Ben de bazen bir opera eserine bakıyorum bakıyorum ama bir anlam veremiyorum. Ama öyle senin gibi kestirip atmıyorum hemen. Entellektüelsin diye milletin sevdalarını aşağılama hakkını mı verdiler sana, hayırdır?
* Kelime oyunlarıyla yazan, espri yapan insanları severim. Bu zekanın göstergesidir. Elbette bu kelime oyunlarını kullanırken salt iğrenç espri eksenli yaşayanlar da vardır, ama onlarınki de zekadan kaynaklanıyor yine. Adam bir şekilde kelime oyunu yapmış, kafayı yormuş o işe. Sen dersin ki, bu boş beleş bir iştir. O senin düşüncen derim. Gazetelerde, dergilerde işin daha hoş olan kısmıyla uğraşan Vedat Özdemiroğlu ve Latif Demirci gibiler var. Kelime oyunlarını çok yaparlar. Bu iki abinin de tarzını çok beğenirim. Burayı okumasalar bile selam ederim kendilerine.
* Arkadaş bu ne soğuk yahu? En kötüsü de kuru ayaz ya da kuru soğuk işte her ne diyorsanız, ondan bence. Zaten bunu iklime göre yorumlarsak da, haklı çıkarım iki dakikada. En tehlikeli soğuk kuru soğuktur. Yağış havayı yumuşatır çünkü. Coğrafyam çok kötüdür ama derslerden bu aklımda kalmış. Öyle olması lazım. Bu bilgiyi hatırladığıma eminim. Gerçi şu an cümleyi çok iddialı girince, bir yandan da tırstım. Acaba yanlış mı hatırlıyorum bilgiyi diye üç buçuk atmaya başladım. Bu yazıyı okuyan ve bu konuda uzman olan biri çıkar da, iki dakikada harcayabilir beni. Rezil olurum. Neyse, yanlış hatırlamışım der geçeriz ya. Amma büyüttüm meseleyi.
* "Köpek Öldüren" diye bir şarap var ya hani. Ben tabii içkisi, sigarası olmayan sporcu bir insan olarak, uzağım böyle şeylere. Tam olarak hangi marka şaraba ve ne sebeple dendiğini bilmem, ama çok duydum ismini. Efendime söyleyeyim bu lafı, yani Köpek Öldüren'i, ilk duyduğumda ortada bir vahşet durumu var sanmıştım. Vay şerefsizler, demek köpeği öldüren bir şey mi bulmuşlar diye söylendiydim hatta. Meğer bahsedilen şey şarapmış. Tabii bu cahilliğimi çevremdeki alkolik arkadaşlarıma hiç çaktırmadım. Karambole öğrendim meselenin gerçeğini. Böyle zamanında yanlış öğrendiğim, sonradan hiç çaktırmadan doğrusunu bulduğum olay çoktur. Anlatsam blog yetmez lan! (yalana gel...)
* Bi de bu "Köpek Öldüren" eğer bir köpeğe içirilirse o hayvancağızı öldürüyor mu acaba? Yoksa ondan mı bu isim takılmış? Onu da merak ettim bak bir yandan.
* "Balyoz Eylem Planı'na göre, tutuklanacak 200 bin kişi Fenerbahçeli mi?Değilse neden Şükrü Saraçoğlu stadına yerleştiriyorlar. TFF'den bir açıklama bekliyorum". Latif Demirci / Hürriyet
* Bugün bir meslekdaşımla ciddi ciddi Fenerbahçe-Galatasaray tartışması yaşadım. Kendisi karşı cinsten, ama düşüncesini savunma biçimi hemcinslerimi anımsattı bana. Tek eksiği konuşurken araya noktalama işareti gibi küfürler yerleştirmemiş olmasıydı. Futbol gibi basit bir konuyu uzatıp uzatıp tartışmak, sanki devlet meselesi kıvamında ele almak biz erkeklere özgüdür bence. Öyle olmalıdır. Ondan şaşırdım. Bu hatun kişiyle bayağı tartıştık. Ama tartıştık derken, düşüncelerimiz çarpıştı yani. Sinirlenmeden, sakin kalmaya çalışarak konuştuk. Tuttuğumuz takımı neden tutuyor olduğumuzu ballandıra ballandıra anlattık, ara sıra da rakibin kötü olduğunu düşündüğümüz yanlarına değindik falan. Hiç yapmadığım şeydir aslında insanlarla Fener-Cimbom atışmasına girmek ama ortaokuldan beri bu denli hararetli tartışmamanın verdiği heyecandan mıdır bilinmez, özlediğimi fark ettim. Böyle dakikalarca aynı tezin sanki farklı ve yeni bir şey söyleniyormuş gibi öne sürüldüğü ve aslında iki tarafında durup durup aynı örnekleri verdiği bir tartışmadır Fener-Cimbom meselesi. Bazı siyasi tartışmalar da böyledir. Severiz ya havanda su dövmeyi, ondan severiz böyle meseleleri...
* Bugün 24 Ocak. 9 sene önce bugün, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, 4 koruması ve şoförü, uğradıkları silahlı saldırıda öldürüldü . Diyarbakır halkına bugüne dek yanlış yaklaşan ya da öcü gibi gösterilen bazı devlet görevlilerinden çok farklı bir profil çizmişti Gaffar Okan. Çok sevilmişti Diyarbakır halkı tarafından. Fakat bu durum işine gelmedi birilerinin. Baktılar ki oradaki insanlar devletine daha sıkı bağlanacak, bunu engellemek için kanlı bir eyleme imza attılar yine. Diyarbakır'da sağduyuya, devlet şefkatine kurşun sıktılar. Hain saldırıda kaybettiğimiz Gaffar Okan'a ve aynı saldırıda hayatını kaydeden diğer vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.
* Bugün 24 Ocak. 17 sene önce bugün, gazeteci ve yazar Uğur Mumcu, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldürüldü. Olayın arkasında olanlara hala ulaşılamadı, ya da ulaşılmak istenmedi. Uğur Mumcu araştırmacı bir isimdi. Terör örgütünün ülke içi ve dışı bazı bağlantılarını öğrenmişti. Bunlar arasında ülkedeki bazı kurumlar ve saygın isimler de vardı. Keza yurt dışından bazı bağlantılar. Sonra ne oldu? Yine birilerinin işine gelmedi bu durum. Telaşlandılar ve gerisi malum... 17 yıl önce kaybettiğimiz Uğur Mumcu'ya da Allah'tan bir kez daha rahmet dilerim.
* Neyse,daha fazla yazasım gelmedi. Bu seferlik yetsin bunlar.
* "İsterseniz yanlış düşünün, ama her durumda kendi kafanızla düşünün". Doris Lessing
Labels:
H.G.L.S
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment