Sunday, January 3, 2010

Fenerbahçeli Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı


Tümer Metin 1974 doğumlu orta saha oyuncusu. Beşiktaş'ta kaptanlık da yapmış olan bu oyuncu, İnönü Stadındaki bir maç öncesi Beşiktaş taraftarının Fenerbahçe'ye küfürlü tezahüratına eşlik etti. Bu olayın görüntüsü video paylaşım sitelerinde ve birçok forumda dillere pelesenk oldu. Sağır sultan bile duydu. 2006 yılında önce yalanlanan, daha sonra aniden Tümer Metin Fenerbahçe'de haberiyle duyurulan trasnfer haberi sonrası Fenerbahçe'ye geldi... Gözünü endüstriyel futbol çılgınlığı bürümüş bir kısım Fenerbahçeli bu transferden rahatsız olmamıştı, ama geri kalan çoğunluk ise hayli rahatsız oldu. Bu durumu içine sindirememişti. "Neyse" dendi, elden ne gelirdi? Hoşnut olmasalar da Tümer Metin artık Fenerbahçe forması giyecekti. Yapılacak fazla bir şey yoktu. İstemeye istemeye bu olayı hazmetmeye çalıştılar.

Emre Belözoğlu 1980 doğumlu orta saha oyuncusu. 1992 yılında Zeytinburnuspor'dan Galatasaray'ın altyapısına transfer oldu. O günlerde Fenerbahçe ve Galatasaray arasında bu oyuncu için ciddi bir çekişme yaşandı. Kazanan ise Galatasaray olmuştu. Emre'yi yakından tanıyanlar ve Galatasaray'lı bazı isimler Emre'nin çocukluğunda Fenerbahçe taraftarı olduğunu söylüyordu. Yıllar sonra bu gerçeği kendisi de teyid edecekti ama önce bunun nasıl olduğuna geçmeden, bir anektod aktaralım. Emre'nin Galatasaray'da oynadığı yıllarda agresif bir oyuncu olduğunu tüm Türkiye gözlemliyordu (kaldı ki hala öyle). Maç boyunca hakemlere ve rakip oyunculara bağıran (bazen takım arkadaşlarını da azarlayan) bir isimdi. Zaman zaman bu bağırışlar arasında küfürler de oluyordu. Bir maçta yardımcı hakeme kızan Emre'nin "Sen Fenerli misin?" gibilerinden başlayan ve devamında küfür dolu cümlesini milyonlarca kişi televizyon ekranlarından izlemişti. Zaten ezeli rakipte oynadığı için pek sevilmeyen Emre, Fenerbahçeliler için iyice antipatik olmuştu bu olaydan sonra... 2008 yılında Fenerbahçe yine sansasyonel bir transfere imza attı. Newcastle United'da oynayan ve onun geçmişini iyi bilmeyenlerin Galatasaraylı diye bildiği Emre Belözoğlu Fenerbahçe'ye transfer oldu. Fenerbahçeliyim diyen bir oyuncunun Fenerbahçe'ye gelmesi normaldir ama, işte orada bir ama var. Nedir o? Gerek yukarıda zikrettiğimiz olay, gerekse de Fenerbahçe'ye karşı bir dönem takınmış olduğu düşmanca tavırlar sonrası antipatik olan bir isim olarak Fenerbahçe'ye gelmişti. Nefret edilenler listesinin başlarında bulunan bir isim gelmişti yine Fenerbahçe'ye. Gerçek taraftar yine ters köşe olmuştu. Ezeli rakiple anılan bir oyuncunun Fenerbahçe'ye gelmesini zafer sayanlar ise elbette ki deliler gibi sevinmişti bu habere. Lakin genel olarak "burada ters bir şey var" diyenler çoğunluktaydı. Onlara da "hazmedersiniz" dediler. Hem zaten Emre "ben çocukken Fenerliydim" itirafında da bulunmuştu ya...

Mehmet Topuz 1983 doğumlu orta saha oyuncusu. Kayserispor'da gösterdiği performansla adından sıkça söz ettiren bu oyuncu 2009-2010 sezonu için takımlar hazırlıklara başlarken, bir gece ansızın Beşiktaş formasıyla objektiflere poz verdi ve "Ben Beşiktaşlıyım" diyerek gönlünün siyah beyaz formayı giymekten yana olduğunu açıkladı. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören de "hayırlı olsun" lafıyla onayladı bu olayı. Lakin daha sonra işler karıştı Fenerbahçe, oyuncuyu biz alacağız, kulübüyle anlaştık, Topuz'la da anlaşırız mantığıyla yaklaştı olaya. Mehmet Topuz ise ağlamaklı yüzlerle çıktı bu olayın akabinde medyanın karşısına, ve dedi ki "Ben Beşiktaşlıyım, 50 milyon dolar verseler de Fenerbahçe'de oynamam!". Fenerbahçe taraftarı yine ikiye bölünmüştü. Bir kısmı "basarız parayı, alırız Topuz'u da" diye bakıyordu olaya, bir kısmı ise "Fenerbahçe'de oynamam diyen adamın peşinden koşulmaz" diyordu. Bu kez bu iki görüşü savunanlar arasında ciddi uçurum yoktu. Fifti fifti bir durum söz konusuydu. Sanırım bu da Fenerbahçe taraftarının bizzat Fenerbahçe yönetiminin medya üzerinden gerçekleştirdiği sistematik duyarsızlaştırmasıyla alakalıydı. Neyse, Mehmet Topuz da Fenerbahçeli olmuştu tabii. Aziz Yıldırım yine son noktayı koymuştu. Bunu içine sindiremeyenler yine hazım giderici yöntemler arayacaktı. Kaderleri böyle yazılmıştı.


Semih Şentürk 1983 doğumlu forvet. 1999 yılının Ağustos ayında yapılan Balkan Gençler Şampiyonası'nda 4 maçta 8 gol attı. Turnuva sırasında 5 gol attığı Yugoslavya maçını izleyen Fenerbahçe PAF takımı teknik direktörü İrfan Saraloğlu tarafından beğenilerek 1999'un Eylül ayında Özçamdibispor'dan Fenerbahçe PAF takımına transfer edildi. 10 yıldır Fenerbahçe forması giyen, daha doğrusu A Takım kariyerinde daha çok yedek bekleyen, sonradan oyuna girip attığı gollerle takımı kurtaran ve bu yüzden nöbetçi golcü lakabıyla anılan bir isim oldu. Ayrıca genç ve tecrübesiz olmasını ima edenler tarafından "Genç Semih" lakabıyla da bilinen bir forvet oldu. 2007-2008 sezonunda Süper Lig gol kralı oldu. 2008'deki Avrupa Şampiyonasında ise Nihat Kahveci'yle birlikte takımın gol ümitlerinden biriydi. Çeyrek Final'de Hırvatistan karşısında 119. dakikada attığı gol kariyerinin en unutulmaz gollerinden biriydi. Gol krallığının ardından, turnuvadaki performansıyla da adından sıkça söz ettiren bir isim oldu. Gerek Türkiye liginden, gerekse de Avrupa'dan talipleri çıktı. Fakat Semih tercihini hep Fenerbahçe'den yana kullandı (ve bu öncesinde de böyle olmuştu). Semih öte yandan sürekli küçümsendi, bir türlü sahiplenilmedi taraftarı olduğu takımda. Fenerbahçe taraftarının büyük bölümü son 10 yılın en iyi takımı listesini yaparken Semih'in adını pek zikretmez misal... Kezman, Güiza gibi kötü günleri iyi günlerine nazaran daha fazla olan forvetleri her zaman Semih'e tercih etmiştir. Teknik direktörler de öyle yapmıştır, yapıyor ve gelecekte de yapacaklarını söylüyor. Her zaman bir kusur bulunur Semih'e. Güiza 10 hafta gol atamasa, sabredilir; lakin Semih ilk on bir olarak sahaya çıktığı maçın 20. dakikasından itibaren eleştirilir. 90 dakikayı çıkaramıyor derler, yedekten girince daha iyi derler, asla Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan forvet değil derler..Güiza'ya ya da onun gibilere talim ederler (böyle yazıyorum da, kendim çok mu farklıyım? değilim tabii, bu bir genellemedir ve aşağı yukarı her Fenerbahçeli dahildir).

Şimdi bu Semih neden gündemimizde? Bilenler vardır, Fenerbahçe Kulübü opsiyon hakkını tek taraflı olarak kullanarak Semih'in sözleşmesini 1 yıl daha uzatmış. Semih ise işin hukuki boyutunu ve maddi kaygıları gerekçe göstererek bu konuyla ilgili Federasyona başvurmuş. Bunu yaparken de dedikodulara fırsat vermemek için "Ben Fenerbahçeli Semih'im" diyerek kendi web sitesinden bir duyuru yapmış. Semih'i o açıklamasında samimi bulmayabilirsiniz. Bu sizin yorumunuzdur. Lakin burada evvela irdelenmesi gereken başka bir husus var. Birkaç gündür birileri el altından gündem değiştirmeye ve Fenerbahçe taraftarına yine birini suçlu göstermeye çalışıyor. Ve ne yazık ki bu girişimlerin işe yaradığı görülüyor. Bir kısım (bilhassa Antucu zihniyet) yine coşmuş. Semih'i hemen idam sehpasına oturtmuş. Sen nasıl kulübün dediğine kafa sallamazsın? diye soruyorlar. Şunu demek lazım bu kişilere, bugüne kadar Fenerbahçe'ye gelmeden evvel her hareketleri size ters olan Tümer'i, Emre'yi, Mehmet Topuz'u tereddütsüz kucaklayanlar var aranızda, öte yanda ise bugüne dek size hiçbir falsosu olmamış, sadece profesyonnelik gereği değil, aynı zamanda taraftarı olduğu için ayrı bir önemle Fenerbahçe forması giyen ve "Ben Fenerbahçeli Semih olarak doğdum. Futbolu burada bırakmak istiyorum. Fenerbahçeli Semih olarak futbolun içinde kalmak en büyük hayalim" diyen bir adam var karşınızda. Bu adamın suçu ne? Adı bahis skandalına mı karışmış? Takımı sahada maç yapıyorken, gece kulüplerinde fink atmış biri mi? Futbolculuğundan çok kelepçeli seks partilerine adı karışmış bir isim mi? Rakip taraftarlarla Fenerbahçe'ye küfürlü tezahüratlar mı yapmış? Transfer dönemlerinde istediğim parayı vermezseniz, şu takıma giderim diye tehditte mi bulunmuş? "Ben ayrılıyorum" diyerek giden, sonra kulüp bulamadan kuzu kuzu geri dönen biri mi? Cevap verin... Nedir bu Semih'in suçu, günahı?


Durun sizden önce ben söyleyeyim, Fenerbahçeli olması değil mi? Fenerbahçeli olmanın dayanılmaz ağırlığı bu olsa gerek. son 10 yıldır böyle topçulara alışık değil camia.

Semih "kalacağım" diyor ama gitse daha hayırlı olacak. Semih'i bulup Fenerbahçe'ye getiren İrfan Saraloğlu "Nasıl Real Madrid'in Raul'u varsa, Fenerbahçe´nin de Semih´i var. O, Türkiye´de kalenin yerini en iyi bilen oyuncu", demişti bir söyleşisinde. Fenerbahçe olarak sanırım Raul misali Semihlere ihtiyacımız yok. Fazla gelir. Hele ki "Ben Fenerbahçeliyim" diyen adam, çok fazla gelir. Fenerbahçe'ye söven, "Fenerbahçe'de oynamam" diyen adamların peşinde koşmak lazım. Yahut Semih'e söylesinler, strateji değiştirsin. Bir yerlerde Beşiktaş taraftarıyla buluşsun ve birlikte tezahürat yapsınlar ama video görüntüsü de olsun o işin...veya "şu kadar milyon dolar da verseniz daha da Fener'de durmam" desin, "Galatasaray'a gidiyorum" diye çıkış yapsın, "dur yiğenim, nereye desin" birileri. Durdurmaya çalışsın. Akılları başına gelsin.

Velhasıl kelam, yıllardır hak ettiği değeri göremeyen, bir türlü tam anlamıyla sahiplenilmeyen Semih şu an "gidiyorum" dese, hakkıdır. Aksini iddia edecek var mıdır? Yoktur. Olmamalıdır.

No comments:

Post a Comment